Kararsızlık Anında

Ne yapacağımızı bilmediğimiz bazı zamanlar yaşarız. Bu işte tıkanıklık olabilir, bir projemizde yeni fikirlere sahip olamamak olabilir, hayatımızla ilgili karar vermemiz gereken bir yol ayrımında duruyor olabiliriz, değişiklik yapmak istiyor ama nerden nasıl başlayacağımızı bilemiyor olabiliriz.

“dur” gelir. Dururuz. Fikirlerimiz tükenmiştir, yaratıcılığımız bitmiştir, üretemeyiz, ilerleyemeyiz, çakılır kalırız. Birşey yapmak istersiniz, içinizden bile gelmez. Hayat sanki “pause” düğmesine basmıştır. Hadi bakalım…Şimdi ne olacak?

Böyle dönemlerde ne yapmak lazım, işte sevgili Eckhart Tolle.nin yüksek farkındalıkları………………………………………

Karar veremediğimiz zaman bunun tek sorumlusu zihnimizdir ya da “kafamızın içindeki sestir”. Çoğu insan bu sese sahip olduklarını fark etmezler bile. Ama o yine de konuşur, tükenmek bilmeyen bir içsel diyalog yaratır. Hatta bu sesle bazen kendinizi konuşurken bulursunuz. Bu ses öyle devamlı dırdır eder ki buzdolabınızın sesine ya da aynı odada bulunan bir süre sonra duymadığınız havalandırma sesine benzer.

Zor karar zamanlarında bu ses pek yardımcı değildir. Genellikle eleştirir, sürekli sizi ve yanlış yaptığınız veya yapmadığınız şeyleri eleştirir. Başkalarını da eleştirir. Size dayanamayan birisyle yaşar gibisinizdir. Böyle bir insanla yaşamak istemezdiniz, bu kişiden ayrılırdınız. Ama aklınızdan kurtulamayacağınıza göre çakılıp kaldınız. Sonuç? Cesaretinizi kaybedersiniz. Karalarınızdan çıkabilecek pozitif sonuçları göremezsiniz.

Kafanızdaki ses gerçek sorunlar olmayan sorunlar da yaratmaya başlar. Bunlar henüz olmamış şeylerdir, belki yarın olacaktır, belki gelecek hafta. Gerçekleşmemiş sorunlara kulak vermeye: endişelenmek denir. Kafanızdaki ses bunu yapar. Ya olursa? Der. Sıkıntı yaratır. Böylece hayatın çoşkularını hissetmez olursunuz.

Sonra artık fikir üretemez olursunuz. Bu sefer kafanızdaki ses ilgili ilgisiz herşey hakkında şikayet etmeye başlar. Hava, ekonominin gidişatı, hayatınızın aslında bu şekilde olmaması gerektiği vs vs. Şikayet yük getirmekten başka birşeye yaramaz. Birşeyler yapmaya çalışırken sırtınızda koca bir kaya yükü ile ortalıkta gezmeye benzer ve hiçbir şey yapamayacak hale gelirsiniz.

Şimdi kafanızdaki sesin birden sustuğunu hayal edin…wow bu sessizliğin ne kadar güzel olduğunu fark edersiniz. Doğru karar vermek için ihtiyacınız olan şey tamamiyle budur. Şimdide olmanız gerekir. Şu anda olan şeyler dışında herşeyden özgür olmanız gerekir.

Tabii ki parmaklarınızı şıklattığınız an olacak birşey değildir. Bazı insanlar bunu ekstrem sporlarla ilgilenerek deneyimlerler. Mesele bir dağ tırmandığınızda el ve ayaklarınızı nereye koyacağınızı neyi tutacağınızı düşünürsünüz. Başka hiçbir şey düşünmediğinizi fark edersiniz. Çünkü başka birşey düşündüğünüz taktirde düşme tehlikeniz bulunur.

Başka insanlar doğaya gider. Kuşları dinler, yaprakların rüzgarda hışırtışını dinlerler ve birden şimdide olmanın ne demek olduğunu anlarlar.

Tabii ki illa tehlikeli sporlarla ilgilenmek veya doğaya kaçmanız gerekmez. Bulunduğunuz herhangi bir yerde var olabilir, düşüncelerinizden uzaklaşıp bedeninizin canlılığına odaklanabilirsiniz.

Şimdide bulunduğunuz zaman ana duyu organlarınızdan duyu algınız, görme algınız anında artar. Üretmek zorunda olmadığınız sükuneti hissedersiniz. Ne yapmanız gerektiği düşünceleri altında aslında hep orada var olmuştur. “Burada bir konu var” ve “bu konu hakkında aklım neler diyor” arasındaki farkı görmeye başlarsınız. Mesela “işimi kaybedebilirim” ya da akıl gözü ile “işimi kaybedebilirim, yani evimi kaybedebilirim, kızımı okuldan almam gerekebilir, ailemin evine taşınmam gerekebilir, dolayısı ile hafta bitimine kadar yeni bir iş bulmam lazım- iş olmasa bile ve yeteneklerim bulunmasa bile.”

Tabii ki bu geleceğinizi görmezden gelmeniz ve yarın ne yapmanız gerektiğine dair düşünmemeniz anlamına gelmez. Sadece dikkatinizin şu anda olması anlamına gelir. Belli şeyleri planlamanız gereklidir ama her zaman şimdiki anda kalmanız ve olanın tabiatını görmeniz yeterlidir.

Bunu nasıl yapabiliriz? Öncelikle kafanızdaki sesi tanımakla başlayabilirsiniz. Ne düşündüğünüzü duyduğunuz zaman düşünmeyi kesebilirsiniz. Başka bir deyişle “şu anda ne gibi bir sorunum var?” diye kendinize sorun. Bu sıklıkla sizi uyandıracaktır. Kabul etmeniz gerekir ki: “evet, şimdi bir sorunum yok. Yani şu anda işinizi kaybetmediniz. Belki sonra kaybedeceksiniz ama şu anda işiniz var. Sonra müdahale etmeniz gereken bir konu vardır. Ama bu bir sorun mudur? Eğer “şu anda” bir sorun doğarsa “o zaman” çaresine bakarsınız.

İçinde bulunduğunuz durumun ne olduğunu-kafanızdaki ses dışında- anladığınız zaman çırpınmanıza gerek kalmaz. Durum var olmaya devam eder. Bunu dert etmeye, içmeye, ağlamaya veya başkalarına danışmanıza gerek kalmaz. Buna karşı direnç göstermeyi bırakabilirsiniz çünkü bunu düşünmekten dolayı kendinizi hasta etmek üzeresinizdir.

Böylece günlük normal aktivitelerinizi yapmaya devam edebilirsiniz ve burada sezgi devreye girer. Çünkü sükunete bağlandığınız zaman analitik düşünmeden daha yüksek bir kreatif yetenekle bağlanırsınız. Genellikle doğru karar spontan bir biçimde beliriverir. Bu hemen olmayabilir ama günlük yaşama geri dönüş sırasında gerekli olan alan ve sessizlik sezgilerinizin yüzeye çıkmasını sağlayabilir.

Her zaman herşeyi farklı yapabilirdiniz. Ama önemli olan bunu ne yaptığınız değil, nasıl yaptığınızdır, yaparken ki farkındalığınızdır.

Eckhart Tolle

————————————————————————–

10/4/2017

Sen boş bir hevessin.Sözlerini kitaplardan çıkarıyor ve konuşmanda onları kullanıyorsun.

Kitapların kaybolsa ne yaparsın?

Ya da onlar yansa?…

Ya da kitabı ışığında okuduğun lamba sönse?…

Yada testin kırılsa ve ondaki su dökülse?…

Çakmaktaşın,kibritin,pınarın hani nerede?…

Kim ilim öğrenir, öğrendikleriyle amel eder ve amellerinde de ihlaslı olursa onun çakmağı da pınarı da kalbinde olur. Onun kalbinde Allah’tan bir nur olur..Kendisini de etrafındakileri de onunla aydınlatır.

Cilâu’l -Hâtır

Abdulkadir Geylani

(syf 79)

Kim ilim öğrenir, öğrendikleriyle amel eder ve amellerinde de ihlaslı olursa onun çakmağı da pınarı da kalbinde olur. Onun kalbinde Allah’tan bir nur olur..Kendisini de etrafındakileri de onunla aydınlatır.

Previous post Doğu ve Batı sınıflandırma
Next post Yunus Emre (yeğenim)