Fütuh-ul Guyub

Dünyaya ihtiyacın kadar bağlan! kalpten sevme; Nasibin ne ise gelir üzülme..!

Kendinden hiçbir hareket görme, gücüne kuvvetine mağrur olma. Bu halinde
kendini hor görüp, özünden nefret etme. Hak’ka teslim ol; O’nun emirlerine göre
hareket et. Şunu iyi bil ki, her şeyi evvel ahir yapan Allah’tır…

İlahi tecelliler önünde yok olmak şöyle olur: Başta hiçbir istek sahibi olmamak
gerekir. Bunu yaptığın an, her arzun yavaş yavaş ölmeğe başlar. Dileklerin yok olur.
Daha sonra iraden ölmeğe başlar. İşte bundan sonradır ki, ilahi tecelli seni kaplar.
Hiçbir meramın olmaz. Hak’kın isteğinden başkası sende hüküm süremez olur.
Kalbin sakin, vücudun rahat, gönlün geniş, yüzün nurlu… Her şeyden elini çeker,
yalnız yaratanla meşgul olursun. Hak varlığı ile zengin olursun…

Uçsuz bucaksız bir varlık bul, kendini muayyen ölçülere kaptırma. Muayyen bir
çerçeve içersinde kalırsan, doğruluğunu haber verdiğin yanlış olabilir. Kalacağını
haber verdiğin nesne, bakarsın ki kaybolmuş… Hakk’ın (CC) iradesine tabi ol ve
hiçbir şeye karışma!.. Keşif ve keramet nevinden sayarak, bir şeyler söylersin, ama
aksi olunca utanır, rüsvay olursun… Sana bu halde yine bir vazife düşer; halini
saklamak… Ve senden başkasına bunları duyurmamak… İşte bu, tam sebat ve beka
halidir. Bunların Allah (CC) tarafından, sana bir hediye olarak verildiğini bil. Bu
hale şükür etmek için O’ndan (CC) yardım iste. Başkasına göstermemek için ört.
Eğer bu haller gider de, yerine başka bir hal gelirse, üzülme; onda da çeşitli
bilmediğin nimetler gizlidir… İlim vardır… İrfan, marifet vardır; ayıklığını arttırır ve
edep terbiye öğretir sana…

Baktığın şey her ne ise… Eğer o, sana nasip olmuşsa ihtirasa düşüp ardından koşsan
da gelir koşmasan da. İstesen de gelir, istemesen de Bu hale göre, mutlaka onu
elde etmek için çırpınman ve edebe uymayan bazı hareketler yapman sana yakışmaz. Bu hal, ilim ve akıl ölçüsüne vurulursa hiç de sevilen bir şey olarak
meydana çıkmaz.
Eğer o şey, başkasının nasibi ise…. çırpınman niçin?.. Çünkü o şey sana hiçbir
zaman gelmez.
Yine o şey, ihtimal ki hiç kimsenin nasibi değildir, fitne ve tecrübe için
yaratılmıştır. Böyle olduğuna göre, akıllı olan kimse nasıl nefsi için, böyle bir
fitneyi ister. Ve kendine celb etmeği arzu eder?..
Bu izahlardan anlaşılıyor ki; bütün selamet ve iyilik, manevi hali muhafazada ve
haddi tecavüz etmemededir…

Previous post Ranga Guru
Next post Rızık akla değil Allah’a bağlıdır